Özel kaynak tekniğiyle yüksek yük kapasiteli römorklar ve yarı römorklar üreten DAF, zaman içinde gelişerek dünyanın en önemli ağır ticari markalarından biri haline geldi.
1996’da Amerikalı PACCAR çatısı altına giren DAF, Eindhoven’da düzenlediği 90’ıncı yıl organizasyonuyla aralarında dergimizin de bulunduğu yayınlara geçmişini anlatırken firmanın bugüne kadar üretimini gerçekleştirdiği eski ve yeni araçlarını test etme imkanı sundu.
Markanın geçen yıl tanıtımını yaptığı ve yüzde 7’lik yakıt tasarrufu sağlayan motor, şanzıman ve diğer yeniliklerinin de tanıtıldığı organizasyonda, markanın dahil olduğu verimlilik ve çevreci projeler için üretilmiş özel araçlarını da test etme imkanı bulduk.
Avrupa ağır ticari pazarında büyüme devam ediyor
DAF Trucks Türkiye Genel Müdürü Gregor Van Der Mark’ın da katıldığı organizasyonda ilk olarak markanın kuruluşundan itibaren gelişiminin anlatılmasından sonra Eindhoven’da bulunan DAF Müzesi gezildi.
Yaptığı sunumda teknoloji gelişimiyle birlikte her zaman sürücülerin göz önüne alınarak onların konforuna önem verildiğini ifade eden DAF Trucks Satış ve Pazarlama Direktörü Richard Zink, geleneğin başarılarında önemli rolü olduğunu da ifade etti. DAF’ın yakın geçmişte başta Motor Test Merkezi ve Yeni Kabin Boya Tesisi gibi çok önemli yatırımlar yaptığını kaydeden Zink, Avrupa’da son 4-5 yıldır gayri safi milli hasılanın düzenli olarak büyüdüğünü ve 16 ton üzeri kamyon pazarının 300 bin adeti aştığını ve bu eğilimin devam edeceğini söyledi. 2017 yılında dünyadan pek çok üreticiye Türkiye’den Temsa ve Otokar olmak üzere motor tedariği sağladıklarını açıklayan Zink, 2018 yılında 5 bin adet motor satışına ulaşmayı beklediklerini de belirtti.
Yarı Otonom Taşımacılık: DAF EcoTwin
Bağlantılı ve otonom taşımacılığın önemli model projelerinden biri olan EcoTwin projesi konvoydaki araçları birbirine bağlayarak hem CO2 emisyonunda hem de yakıt tüketiminde yüzde 10’luk tasarruf sağlıyor. Eindhoven’da özel bir alanda teste dahil olduğumuzu projede gelişmiş Wifi-P, radar ve kameralar, kablosuz olarak bağlı birkaç kamyonun aralarında kısa bir takip mesafesiyle sürülmelerini sağlıyor. Arkadaki araçlar filodaki ilk kamyondan gelen sürüş bilgileri kullanılarak otomatik şekilde hızlanabilir, fren yapabilir ve yönlendirilebiliyor. Filolaştırma, kara yolu taşımacılığında verimliliği artırırken diğer yandan da daha yüksek yol güvenliği sağlıyor. Filolaştırma uygulamasında, en baştaki araç fren yaptığında arkadaki araçlar da otomatik olarak aynı anda fren yapıyor. Bu şekilde, kamyon grupları arasındaki boşluk en aza indirilir ve aerodinamik sürtünme azaltılarak yüzde 10 oranında yakıt tasarrufu sağlanıyor ve CO2 emisyonunda yine yüzde 10 oranında düşüş elde ediliyor. Filolaştırma uygulamasının bir diğer avantajı da kamyonların vites değiştirme gereksinimini azaltarak trafiğin sorunsuz şekilde akmasını sağlıyor. Kamyonlar arasında daha az mesafe olması yolda boş alan kazandırıyor ve kamyonların sollama yapmaması şerit ihlalini azaltıyor.
Dizel Motor ve Elektrikten Güç Alıyor: DAF Convenient
Test alanında kullanma imkanı bulduğumuz DAF Convenient, özellikle yük taşımacılığında geleceğin sistemi olarak görülen hibrit teknolojinin uygulanabilir örneği olarak öne çıkıyor. ;Gürültü ve emisyon hassasiyetinin yüksek olduğu merkezi alanlarda elektrikli motorun devreye girdiği kentsel alanlarda yoşullara göre, 3 ile 6 kilometre arasında bir menzili bu şekilde gidebiliyor.
Kentsel alandan çıktığı anda kamyona ultra verimli ve temiz 10,8 litre PACCAR MX-11 Euro 6 motor tarafından tahrik gücü sağlanıyor. Dizel sürüşe geçildiği zaman ise frenleme sisteminden sağlanan geri kazanım enerjisi veya şarj modunda çalışan motor/jeneratör tarafından çok hızlı bir şekilde şarj edilen batarya bir sonraki kullanım için tekrar hazır hale geliyor.
DAF Convenient Innovation Truck’ın özelliklerinden biri, dizel motordan yayılan emisyonları en aza indirmek amacıyla aktarma organlarının performansını optimize etmek için yolu önceden analiz eden son derece gelişmiş bir sisteme sahip olması. Diğer yenilikler arasında, elektrikle çalışan klima sistemi ve genel olarak en yüksek düzeyde verimlilik elde etmek için dingil muhafazasındaki yağ seviyesini yöneten arka dingil sayılabilir.
Convenient Innovation Truck, aerodinamik sürtünmeyi en aza indirmek için birkaç pasif ve aktif aerodinamik özelliğe sahip. Olabilecek en iyi aerodinamik için ızgaranın havalandırma yarıkları aracın beklenen yükü ve aynı zamanda kamyonun GPS konumuna göre otomatik olarak kapanıyor.
Ellisys Projesi İle Treylerde Yüzde 20 Daha Fazla Hacim
Intermodal konteyner taşımacılığında verimliliği artırma vizyonuyla yola çıkılan ve Avrupa Birliği konsarsiyomunda oluşturulan TelliSys, (Yenilikçi İntermodal Uzun Mesafe Taşımacılığı için Akıllı Taşımacılık Sistemi), için DAF ultra düşük beşinci tekerlek pozisyonuyla yüzde 20 daha fazla kargo hacmi sağlayan çekici-yarı römork kombinasyonunu oluşturdu.
RWTH Aachen Üniversitesi IMA Enstitüsü, Avrupa İntermodal Kuruluşu, DAF, GEFCO, Goodyear, WECON ve WESOB işbirliğinin ürünü olan TelliSys, iç yüksekliği 3 metre olan konteynerlerin taşınmasını sağlamayı hedefliyor. Sonuç olarak, 3 adet “bir metrelik tepsi” bir konteynerde üstü üste konabiliyor ve 100 metrekübe kadar yük hacimleri karşılanabiliyor.
TelliSys konsorsiyumunda DAF, Süper Alçak Şasili bir çekici geliştirdi. Şasi motorun altına indirilerek ve döndürülen dingilde 22,5 inç jantlarla birlikte son derece kompakt bir arka süspansiyon kullanılarak beşinci tekerlekte sadece 85 santimetrelik yükseklik elde edildi. Ayrıca, özel Alçak Şasili çekici 44 ton GCW’ye ulaşabilmek için 17,5 inç jantlarla 4,0 tonluk hafifi bir ön dingile sahip. Goodyear, proje için yönlendirilen ve döndürülen dingillere yönelik özel ve yeni alçak profilli lastikler geliştirdi. Bu lastikler, yüksek yük kapasitesine sahip çok alçak profil ile sınıflandırılıyor.
Geçmişten Günümüze DAF
DAF Pazarlama ve Ürün Planlaması Eski Başkanı ve DAF Müzesi Eski Yöneticisi Hans Staals’ın sunumuyla anlatılan DAF tarihçesi bilmeyenler için pek çok sürprizi içinde barındırıyor.
Dönemin lamba ve radyo üreticisi Philips gibi yerel şirketler ve belediye için kaynak ve demir dövme işleriyle faaliyetlerine başlayan Hub van Doorne, kuruluş sermayesini ise Huenges meşrubatçılıktan ödünç alıyor. Hub van Doorne 1932’de treyler üretmeye başladı ve kısaltması DAF olan, Van Doorne’s Aanhangwagen Fabriek (Van Doorne’un Yarı Römork Fabrikası) ismini aldı.
Kaynaklanmış şasileri sayesinde sundukları yüksek yük kapasiteleriyle bu küçük fabrikada üretilen römorklar ve yarı römorklar rakipleri arasında ön plana çıkmıştı.
1949’da ilk DAF kamyonu üretim hattına girdi ve şirketin adı Van Doorne’s Automobiel Fabriek olarak değişti. Bir yıl sonra kamyon üretimine özel fabrika kuruldu.